internet Arama Sonucu Bloglar

İnternet Reklamlarınızda Yapay Zeka Dönemi

Dijital pazarlama dünyasında artık neredeyse her gün bir yenilik daha yaşanıyor. Dünya çapında büyük tartışmalara yol açan yapay zekaların bu defa reklam dünyasına adım atacağı gündeme geldi. Dönüşüm oranlarının yükseltilebilmesi için de çalışan Google, otomasyon ve makine öğrenimini kullanabilecek AdWords çalışmalarını sürdürüyor.

Makine öğrenimi uygulamaları sayesinde AdWords artık yapay zeka tarafından da yönetilebilecek. Bu konuda açıklamalar yapan Google, yapay zekaların yaratılabilmesi için doğrudan kod geliştirmek yerine yapay zekaların kendi kendilerine kodları öğrenebileceği bir sistem geliştirmek istediklerini söylüyor. Peki internet reklamlarında yapay zekaların kullanılması ne gibi avantajlar sağlayacak?


Devamı için tıklayınız ...

Görünürlük, internet reklamlarında en çok dikkat edilmesi gereken konu olarak görülüyor. Birçok reklam ajansı, sahte görüntülenme (ad fraud: gerçek insanların hiç görüntüleyemeyeceği alanlarda reklam sunumu) mekanizmasını etkisiz kılarak ve doğru hedefleme yaparak reklam harcamalarını iyi yönettiklerini düşünüyor. Ama görünürlük, bir internet reklamı için her şey değildir ve internet reklamları için dikkat edilmesi gereken bazı başka unsurlar da vardır.


Devamı için tıklayınız ...

PwC'nin bir süre önce yaptığı bir araştırmaya göre insanların markalara güvenme oranı eskisine göre %62 azalmış. Peki güven bu kadar azalırken bazı firmaların hızlı büyüme oranını nasıl açıklayabiliriz? Güven eksikliğine rağmen bazı firmaların büyümeyi başarmasını PwC şöyle açıklıyor: "Kurumlara ve markalara güven azalıyorsa, sıradan insanlara güven artıyor."

Birçoğumuz birinci elden bu dinamiğin kanıtları durumundayız ve e-ticaret sitelerinden alışveriş yaparken, hatta bir cafeye ilk defa gitmeden önce internetteki kullanıcı yorumlarına bakmışızdır. Amazon, Google ve Etsy gibi firmalar müşteri yorumları bölümünü websitelerine ekleyerek güven oluşturuyor ve böylece normalden daha fazla ürün satabiliyorlar.


Devamı için tıklayınız ...

İnternette seyrettiğimiz video reklamları birkaç grupta toplayabiliriz. Bunlardan bazıları birbirini kapsayan veya birlikte kullanılabilecek reklam türleridir ve burada bahsettiğimiz kategorileri genel kategoriler olarak görmemizde fayda vardır.

1- Yayın İçi (In-stream) Video Reklamlar

Bu tür reklamlar, kullanıcılar tarafından en yaygın biçimde bilinen ve esas izlemek istediğimiz video içeriğe yerleştirilmiş video reklamlardır.


Devamı için tıklayınız ...

Bildiğimiz gibi, 2014 yılında Facebook çeşitli gizlilik ihlali davalarıyla karşılaştı. ABD'de Facebook'a açılan toplu davada, kullanıcıların özel mesajlarının pazarlama firmalarına verildiği iddia edilmiş, İsviçreli bir internet güvenliği firması da bu iddiayı doğrulamıştı. Avusturya'da da bir hukuk öğrencisi, Facebook'un kişisel bilgileri paylaştığını iddia ederek firmaya bir dava açmış ve Facebook'un kullanıcı başına 500€ ödemesini talep etmişti; ki bu davanın ilk duruşması 9 Nisan 2015'te Avusturya'da görülecek. 


Devamı için tıklayınız ...

New York Üniversitesi Stern School of Business profesörleri tarafından 6 aylık bir süre içinde 62 film üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, bir film, gösterim tarihinin üç hafta öncesinden itibaren sinema odaklı websitelerinde ne kadar çok konuşuluyorsa, gösterime girdiğinde o kadar çok gişe hasılatı elde ediyor. Film hakkındaki yıldız derecelendirmeleri ve Sinema Filmleri Derneği'nin verdiği notsa izleyiciler üzerinde pek etkili olmuyor.


Devamı için tıklayınız ...

Bir e-posta attıktan sonra, e-posta içeriğimizdeki konuyla veya kelimelerle bağlantılı reklamlar görmeye başlarız. Veya birkaç dakika önce girdiğimiz bir websitesinin ürünleri hakkındaki reklamlar, günün ilerleyen saatlerinde başka websitelerinde sürekli karşımıza çıkar. Bu yazımızda, bu hedefleme yöntemiyle ilgili zaman zaman yapılan ve fazla hedeflemenin etkisiz olabileceği yönünde bir eleştiriyi paylaşmak istiyoruz:


Devamı için tıklayınız ...

Bildiğimiz gibi Coca Cola, kendini "mutluluk" kavramıyla eşleştiren bir marka ve bir süredir bütün reklamlarını bu tema üzerine kurguluyor.

Coca Cola'nın son reklamında, internette hem anonim bir kimliğe sahip olmanın hem de karşıda gerçek bir kişi yokmuş gibi hissedilmesine yol açan dijital illüzyonun verdiği rahatlıkla, insanların birbirine istediği şekilde nefret dolu ve saldırgan şeyler yazabilmesi eleştiriliyor. Coca Cola, bu durumun tersine çevrilmesi gerektiğini savunuyor.


Devamı için tıklayınız ...

Chartbeat adlı gerçek zamanlı veri analizi firması, Eylül 2014'te internet içerikleri için yeni bir ölçüm birimini ABD'de bulunan Medya Derecelendirme Konseyi (Media Rating Council, MRC)'ne onaylattı. Bu yeni birimin adıysa "dikkat". Bu birim, dijital başarının sayfa görüntülenmesiyle değil, sayfayla dikkatli bir biçimde ilgilenilmesiyle bağlantılı olduğu fikrine dayanıyor. İnternetteki içerik ve reklamlar için standartları belirleyen MRC'nin onaylamasıyla, tıklama ve görüntülenme sayısı gibi birimler yerine, hem reklamcıları hem de içerik yazarlarını daha kaliteli şeyler üretmeye yöneltecek dikkat biriminin önü açılmış oluyor.


Devamı için tıklayınız ...

  Diyelim ki buzdolabındaki az kalmış sütü kahvaltı yaparken bitirdik ve sonra da işe gittik. Biz evde yokken, akıllı buzdolabımız sütün bittiğini akıllı telefonumuza söyleyebilir ve akıllı telefonumuz da alışveriş listesi uygulamasını açarak listeye "Süt" maddesini ekleyebilir. Bunun yanında, iş yerimizin yakınındaki marketlerde indirimli süt satılıyorsa bunu akıllı telefonumuzda görebiliriz ve bu marketlerden indirimli süt almamızı sağlayacak kuponlar akıllı telefonumuzda görünmeye başlar. Sonrasında akıllı telefonumuz bize en ucuza süt alabileceğimiz markete giden yolu haritada gösterir. Veya bir akıllı araba kullanıyorsak, buzdolabı doğrudan arabamızın akıllı ekranına sütün bittiği bilgisini gönderip bizi durumdan haberdar edebilir. İşte, "Nesnelerin İnterneti" (Internet of Things, kısaca IoT) dediğimizde, çeşitli sensörler veya teknolojilerle akıllı hale getirilmiş eşyaların interneti kullanmasından, bize hizmet etmek üzere kendi aralarında iletişim kurmasından ve milyonlarca eşyanın birbirine internet üzerinden bağlı olmasından bahsediyoruz. "Nesnelerin İnterneti" ifadesi, 1990'larda MIT (Massachusetts Institute of Technology)'teki Auto-ID laboratuvarının genel müdürü ve kurucularınan biri olan Kevin Ashton tarafından bulunmuş. Ancak şunu da belirtmekte fayda var: Günümüzde "nesnelerin interneti" ifadesi bile biraz eskimiş durumda ve yerini yavaş yavaş "bağlantılı yaşam" (connected life) ifadesine bırakıyor. Yazımızın başında verdiğimiz örnekte, biten sütü hangi fiyata hangi marketten alabileceğimizi gösteren uygulamalardan bahsetmiştik. Burada mesele, hangi marka sütün hangi marketten alınacağıdır ve işte o zaman reklamlar devreye girecektir. Tabi ki böyle bir durumu bir reklam bombardımanı olarak yorumlamak da mümkün; ancak, bu teknolojiler gerçekten hayatımıza girdiğinde reklamların görünebilirliğini veya görünme sıklığını ayarlama tercihinin de tüketicilere sunulması bize daha akla yakın bir seçenek gibi geliyor. 2020 yılında, dünyada 50 milyar akıllı cihazın internet aracılığıyla birbirine bağlı olacağı tahmin ediliyor. Nereden bakarsak bakalım, dünyadaki toplam insan sayısını en az beşe katlayacak bir rakam. Bu teknolojinin hayatımıza sokacağı reklamlar, gündelik yaşamın akışına uyum sağlayacak ve bu akış içinde doğal duracak reklamlar olacaktır. Geleneksel olarak tanımlayabileceğimiz reklamlar, biz bir şey okurken veya seyrederken bizim faaliyetimizi kesintiye uğratıyor çünkü okuduğumuz veya seyrettiğimiz şeyle reklamın içeriği arasında hiçbir bağlantı olmayabiliyor. Birçok reklamcı, bu tarz kesintiye uğratıcı reklamların akıllı ev eşyalarında ve giyilebilir akıllı cihazlarda işe yaramasının zor olduğunu belirtiyor. Bunun yerine, biraz ürün yerleştirmeyi andıran ve kişileri doğru zamanda etkilemeyi amaçlayan, o anki faaliyetle bağlantılı reklamlar daha çok tasarlanıyor olacak. Mesela, 2015'e girer girmez TapSense firması 2015 baharında piyasaya sunulacak Apple'ın akıllı kol saatleri'nin "hiper-yerel" reklamlar veya kampanya kuponları kullanacağını belirterek hayali bir reklam örneği tasarladı: Sokakta yürürken, biraz ilerideki Starbucks'ta geçerli "1 Kahve Alana 1 Kahve Bedava" kampanyasının tanıtımı akıllı saatte beliriyor.     Bu örnekte gördüğümüz gibi, reklamcıların, akıllı eşyaların ve ürünlerin işleviyle tüketici davranışlarının kesiştiği "anlık" noktalar üzerinde çalışması gerekecek. Akıllı çamaşır makinenizde bir deterjan reklamını, yalnızca deterjanınız azaldığı zaman görmeniz gibi. Nesnelerin İnterneti reklamcılığında, tüketicinin gündelik yaşamı içinde doğal bir biçimde akıp giden içerikte reklamların, kişinin tercihleri, beğenileri ve ilgi alanlarıyla uyumlu olarak görünmesi en önemli konulardan biri olacaktır. Bir başka önemli konuysa, Nesnelerin İnterneti için reklam yapmanın, reklamcıların bildiğimiz anlamda bir reklamcıdan ziyade bir ürün tasarımcısı gibi düşünmesini gerektirecek olması. Bir ürün tanıtımından çok, reklam, ürün, insan davranışları ve akıllı cihazların hepsinin bir arada düşünüldüğü hikayeler ve hizmetler muhtemelen daha etkili ve çekici olacaktır. Tüketiciler için markaya sadakatin yerini duruma uygunluğun alacağı da tahmin ediliyor. Bütün bu gelişmeler de markaların reklam tıklanması için değil, daha yaratıcı, işlevsel ve kaliteli bir hizmet için yarışmasını beraberinde getirecek. Tabi bütün bu gelişmelerin olumsuz tarafı ve bu teknolojiye yöneltilen en ciddi eleştiri, insanların şahsi bilgilerinin son derece ayrıntılı biçimde firmaların eline geçebilmesi. Bu durumda Wikileaks'in şahsi bilgileri sızdıran bir versiyonu her an ortaya çıkabilir ve böyle bir durumun da insanları bu teknolojiyi kullanmaktan soğutabileceğini hesaba katmak gerekiyor.    


Devamı için tıklayınız ...